RESİM HEYKEL MÜZESİNİ KİM, NASIL YÖNETECEK?

27.08.2019 tarihinde e-skop’ta yayınlanmıştır.

Elçin Gen: Biliyorsunuz, Vasıf Kortun, nihayet açılacak Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Heykel Müzesi'nin danışmanı oldu. Geçen gün Gazete Duvar'a, Cem Erciyes'e açıklamalar yaptı. Aslında bu açıklamalara bakılınca, danışmanlıktan ziyade fiilen Müze'nin küratörü olduğu anlaşılıyor.

Ali Artun: Şimdi Vasıf Kortun, hiç vâkıf olmadığı, üstelik reddettiği bir tarihin müzesini kuracak. Yani Cumhuriyet'in sanat tarihi sahnesini, paradigmasını inşa edecek. Nasıl olacak bilmiyorum. Herhalde bu kez kendi tarihini reddecek. Doğuş Holding dönemi, şirket dönemi bitecek (acaba?), devlet dönemi başlayacak. Kendi sözleriyle "Cumhuriyet projesini sürüklediği" gerekçesiyle sanat sözlüğünden sildiği ve yerine "güncel"i icat ettiği çağdaş sanata, modern sanata dönecek. Nitekim bunun işaretlerini görüyoruz söyleşisinde. Örneğin, suçlayıp durduğu ulusallık kurumlarından birini yönetmekten şimdi onur duyduğunu belirtiyor.

Peki o zaman bu işin altından nasıl kalkacak acaba? Müzenin önümüzdeki ilkbaharda açılacağını söylüyor.

Vasıf Kortun, Guggenheim müzeleri zincirini geliştiren Thomas Krens ekolünden sayılır. Krens, müzelerin medyalaştırılmasının öncüsü. "Ofis Müze" fikriyle Borusan şirket merkezinin ofislerini müzeleştiren de o. Kortun da, tarihi "güncelleyip", birer gösteri, spektakl olarak sunulan münferit sergilerle idare edebilir. Nasılsa, müze de sanat kadar, sanat tarihi kadar esnek ve muğlak bir kavram zamanımızda. Tabii modern ulusal müzeler, ve Louvre gibi, British Museum gibi "evrensel" müzeler hariç. 

İstanbul Resim Heykel Müzesi ile Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi) aynı süreçte kuruluyor. 1882'deki Sanayi-i Nefise Nizamnamesi, bir Sanayi-i Milliye Müzehanesi kurulmasını öngörüyor. Şimdi, neredeyse bir buçuk asırlık bu tarihin tamamen ıskalanarak, şirket vakıflarınınki modelinde bir müze tasavvur etmek zor…

Müzenin kurucusu Halil Edhem. Son derecede donanımlı bir müzeci ve sanat tarihçisi. 1909'dan itibaren resmen "Müze-i Osmani" olarak anılan müzeye ulusal ve modern bir kimlik kazandıracak ve onu Avrupa'daki çağdaşlarıyla yarıştıracak bir koleksiyon kuruyor: Elvah-ı Nakşiye. Bu sıralarda Halil Edhem, kurduğu müzenin "Avrupa'daki en yeni müze" olduğunu söylüyor. Hatta tarihî hazineleri (yani asar-ı atika faslı) hesaba katıldığında onlardan "üstün" bile kabul edilebileceğini iddia ediyor.

Gerek Elvah-ı Nakşiye Koleksiyonu kataloğundaki metinler, gerekse Halil Edhem'in müzecilik yazıları gayet önemli rehberler. Bunları iyi çalışmak lazım. Halil Edhem'in müzecilik yazılarından bir derleme, Ekim ayında İletişim Yayınları Sanat-Hayat dizisinden çıkıyor. Şimdi aklıma gelen başka önemli bir kaynak, 2009 yılında, kapatılmadan önce Dolmabahçe'deki müze binasında düzenlenen "İstanbul Resim ve Heykel Müzesi 1937 Açılış Koleksiyonu Sergisi": Serginin Sergisi. Rahmetli Semra Germaner ve 10 kadar diğer hocanın düzenlediği bu sergi Halil Edhem'in küratoryal tasavvurunu canlandırmasının yanında müzenin tarihiyle ilgili önemli dersler içeriyordu. Bence yeni, çağdaş bir program oluştulurken bu gibi kaynaklar yol gösterici olmalı. Berlin Müzesi veya Viyana Kunsthistorische gibi, Halil Edhem'in örnek aldığı müzelerin, şimdi mesela İstanbul Modern gibi yönetilebileceği düşünülebilir mi?

Peki sizin yönetimle ilgili bir öneriniz var mı?

Ben müzelerin işletmeciler ve iletişimciler tarafından yönetilmesine karşıyım. Şirketler, müzelerini de şirket gibi yönetmek istiyorlar, o başka. Ama Resim Heykel Müzesi şirket müzesi değil, bizim müzemiz, bizim hazinemiz. Onun için başta genç sanatçılar olmak üzere hep birlikte takip etmeliyiz, sahip çıkmalıyız. Şimdi, böyle 20 bin eserlik kamusal büyük bir müzenin (aslında bence müze adına layık her müzenin) ciddi sanat tarihçileri tarafından yönetilmesi gerekir. Madem müze baştan, gayet yerinde bir kararla, Akademi'ye emanet edilmiş, o zaman gene Akademi'nin (Üniversite'nin) sanat tarihçilerinden bir kolektif tarafından yönetilebilirdi. "Ama yönetememişler ki, müze yıllarca kapalı kalmış" diyenler çıkacaktır. Bu doğru değil. Yönetememişlerdir çünkü yönetmeleri engellenmiştir. Öte yandan, Serginin Sergisi gibi harika bir projeyi daha yakında gerçekleştirmişlerdir. Şimdi denebilir ki Vasıf Kortun da sanat tarihi tahsil etmiş. Belki de bu tarihçiliği depreşir! Başarılar diliyoruz.